*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: ''BENİM KEMİKLERİM CAM''  (Okunma sayısı 1814 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
  • İleti: 5483
''BENİM KEMİKLERİM CAM''
« : 21 Nisan 2009, 09:43:39 »


15.04.09 - Didem Sürenler'in (44) sevgisiyle büyüyen Zeki Sürenler (21). "Benim kemiklerim cam, kırılgan, ama yüreğim çelik kadar sağlam" diyerek yaşam felsefesini anlatıyor. Adana'nın merkezinde bulunan Vali Konağı yakınındaki annesine ait iş yerinin adeta maskotu olan Zeki Sürenler, hastalıkla yaşamayı nasıl öğrendiğini anlatırken, kendisini "engelli değil diğer insanlardan farklı" şeklinde tanımlıyor.


Hayatının baharında kabul edilen bir yaş grubunda olmasına rağmen 1-2 yaşındaki çocuk görünümünün kendisini hayata küstürmediğini ifade eden Zeki Sürenler, hastalığının yaşamı süresince kendisini bırakmayacağının bilincinde olduğunu, bunun ise mutlu olmasını engelleyemeyeceğini söyledi. Sürekli tedavi altında tutulan, hastane ve fizik tedavi eksersizlerinden arta kalan zamanının önemli birbölümünü okuma ve genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin hazırlıklarıyla geçiren Zeki Sürerler, "Annemin sevgisi ve özverisi sayesinde yaşama tütündüm. Herkes bir fabrikadan çıkmış gibi tek tip olsaydı, dünya bu kadar renkli olmazdı. Ben ve benim gibiler aslında özürlü değil, farklı olanlarız" dedi.


Çıkardığı aylık gazeteyi tekerlekli sandalye ile sokak sokak gezerek satan Zeki Sürenler, hiçbir abartıya kaçmadan engellilerin sorunlannı ve beklentilerini kamuoyuna duyurabilmenin mücadelesini verdiğini belirterek, ' 'En büyük hayalim, gazeteyi en geniş kitlelere ulaştırmak, bir de ki:ap yazmak" dedi. Eşinden ayrıldıktan sonra yaşamını adeta oğluna adayan anne Didem Sürenler ise "ailelerin düştükleri en büyük hatanın çocuklarının engelini kabul etmemek olduğunu" söyledi.


"Hastalığı kabullenince 'neden benim çocuğum' demekten vazgeçildiğinde, insanın yaşam felsefesi bir anda değişebiliyor" diyen anne Didem Sürenler, şöyle devam etti: "Eğitimli bir anne olarak, hamileliğim süresince sürekli doktor kontrol ündeydim. Ama, insanın yaşayaraöı hir sev varsa hir şekilde vasıvor. Oğlum karnımda 6 aylık olduğunda, doktorum cüce teşhisi koydu. Benim boyum 1,70, eşimin boyu 1,90 olunca teşhis doğal olarak bizi şaşkına çevirdi. Aynca, ne benim ne eşimin ailesinde cüce ya da cam kemik hastası vardı. Ancak, doktorlar, genetik faktörlerin 6-7 kuşak sonrasını bile etkileyebildiğini söylediler. Araştırmalar, tetkikler derken oğlum karnımda 8 aylık olmuştu. Artık gebeliğe son vermek mümkün değildi. Ama, bugün olsa yine dünyaya getirirdim. Çünkü, evlat, insanın canından bir parçası oluyor, ona kıyamazdım. Oğlum dünyaya geldiğinde gerçekle yüz yüze geldik, ona dokunmaya korkuyorduk. Eşim oğlumuzu ilk gördüğünde adeta olduğu yerde yığıldı kaldı, kabullenemedi. Henüz 3 günlük bebekken doktor doktor, hastane hastane gezmek zorunda kaldık. Sonra yapamadık ve eşimle ayrıldık. Şimdi oğlum ve ben birbirimize yetiyoruz."

 

Anne Didem Sürenler, tekerlekli sandalyedeki oğlunu, tıpkı bir bebek gibi saçını okşayıp severken."Hiç büyümevecek bir bebeğim var" dive konuştu.>İstanbulGazetesi