*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: AYDIN ÜNİVERSİTESİ AYRIMCILIK MI YAPTI YOKSA BİLGİ Mİ VERDİ?  (Okunma sayısı 1499 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
  • İleti: 5485


14.09.09 - Geçen hafta gazetelere yansıyan iki yazı öne çıkmıştı. Yazılardan biri tepkilere neden olan Aydın Üniversite'nin 2009 ÖSS Tercih Kitapçığı'nda yer alan bilgide engellilere yönelik AYRIMCILIK suçlaması ve diğer öne çıkan başlıkda ise engellilerin halen devam eden rapor ve emeklilik çilesinin devam etmesiydi. Şimdi her iki yazıyı da okuyarak yaşananlara birde Yasadikca.com'dan tanıklık edin.

14 CM KISA OLAN AYAK BİR GECEDE UZADI!  (Cemalettin Gürsoy - Sabah)

Engellilerin hayatını kolaylaştıran birçok yasa mevcut. Ancak mevzuatın dağınıklığı ve uygulamadaki farklılıklardan ötürü yasalar çoğu zaman tasaya dönüşüyor. Nasıl mı? örneğin yüzde 40-50 oranında engelli bir vatandaş, emeklilik için yeni "vergi muafiyet belgesi" almak istediğinde bu oran 30-35' lere kadar düşebiliyor.

Okurlarımızdan Soner Arı emekli olmak istemiş. Ancak rapor oranı budanarak hayalleri yıkılmış. Ari'nin başına gelenleri anlatmadan önce size kendi yaşadıklarımı anlatayım da sakatların nasıl sakata getirildiğini anlayın. 6 yıl önceydi. Emeklilik için başvurdum. Defterdarlık beni vergi muafiyet belgesi almam için hastaneye gönderdi. Buradan sakatlık oranımın yüzde 41 olduğunu belirten rapor verildi. Ankara'ya gönderilen bu raporum Maliye tarafından budanarak yüzde 34'e indirildi. Çektiğim çileden sonra bir daha rapor almaya yeltenmedim. Ancak şikâyetler artınca, tekrar rapor alayım dedim.

Hastanenin yolunu tuttum. Bir haftalık koşuşturmadan sonra rapor almayı başardım. Fakat o da ne! Yüzde 41 olan sakatlık oranım yüzde 20'ye düşmüş. Şaşkın şaşkın "14 cm. kısa ayağım bir gecede uzamış!" diyerek yetkili müdürün odasına gittim. Elimdeki raporu uzattım. "Hocam, 8 yaşımdan bu yana sakatım. 10 kez ameliyat oldum. Şu an ayağım osteomyelite (aktif iltihaplanma) bağlı 14 cm. kısa ve atrofi (doku bozukluğu) mevcut. Yüzde 20'lik oranı nasıl verdiler merak ettim." Cevap sert, kısa ve netti: "Durumuna göre bu oran çok bile." Buyurun cevaba bakın! Uğradığım hakarete mi, hak ettiğim oranın gasp edilmesine mi yanayım, doğrusu bilemedim. Peki, bu çarpık bakış açısı ve engellileri adam yerine koymayan hekimlerle bu sorunu çözmek mümkün mü? Tabii ki değil. Nitekim Bursa'dar arayan okurumuz Soner Arıca da aynı dertten muzdarip.

"Yüzde 40 özürlü raporumla emeklilik için başvurdum. Ankara'dan "Raporunuzda çelişki var" diye yazı geldi. Defderdarlık beni Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne gönderdi ve oradan da yüzde 42 rapor verdiler.

Daha sonra Ankara'dan yüzde 38 olarak geri geldi. 7 yıldır emekli olamıyorum. Çözümdeki sorunlar iyice artmaya başladı. Yüzde 40'lık oranı tutturmam için diğer gözümü mü çıkartmam lazım?" diyor. Ben cevap veremedim. Lakin şunu iyice anladım. Yüzde 40'lık rapor almak için bir sakatlık yetmiyor. Başka yerlerinizi de sakatlamanız şart.

AYRIMCILIK İÇİN SUÇ DUYURUSU (İdil Çeliker - Güneş)

8 Eylül'de Türkiye Kas Hastalıkları Derneği'nde bir basın toplantısı düzenleniyor. Konu; 2009 ÖSS Tercih Kitapçığı'ndaki 'özürlüler'e yönelik ayrımcı ifadeler...

Haklarında savcılığa suç duyurusunda bulunulan: Bu ifadelerin kitapçıkta yer almasına göz yuman YÖK ve ÖSYM yetkilileri... Ve bu ifadeleri kullanan üniversitenin yetkilileri... Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın işi çok zor malum.

Yardım almadan, kendi başlarına sosyal hayatın içinde olma şansları neredeyse yok. Mimari engellerden tutun da, ulaşıma kadar bir dizi sorunla karşı karşıyalar...

ENGELLİLERİN DURUMU
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın 2002 yılı verilerine göre, yüksek öğrenimini tamamlayabilen engellilerimizin oranı yüzde 2.42. Toplam nüfusun neredeyse yüzde 15'ini temsil eden engelli vatandaşlarımız için devede kulak anlayacağınız.

Sokakta, araçlarda tek başlarına hareket kabiliyetleri olmayan engellilerin üniversitelerde de aynı mimari-fiziksel sorunlarla başbaşa kaldıkları ortada...

Bu da yetmezmiş gibi, şimdi bir de ayrımcılık uygulaması çıktı karşılarına... 2009 ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunu görmüşsünüzdür belki...
Hoş, engelli olmayanların dikkatini çekmemiş olabilir ama engelle yaşayan vatandaşlarımızın içini acıtacak bir ibare vardı o kılavuzda... İstanbul Aydın Üniversitesi'nin koşullarının yer aldığı açıklamalardaki bir maddede şu satırlar yer alıyordu; 'Özürlü öğrencilere eğitim-öğretim verecek olanağımız olmadığından;özürlü öğrencilerin tercih etmemesi gerekir.'

Bu kitapçıktan kimler sorumlu?
Üniversite yönetimi dışında ÖSYM ve YÖK.
Dolayısıyla engellilere yönelik ayrımcılık sebebiyle, İstanbul Aydın Üniversitesi'ne, YÖK ve ÖSYM hakkında da engellilere dayalı ayrımcılığa göz yummaları gerekçesiyle, Görme Özürlüler Deneği, Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği, Türkiye Sakatlar Derneği tarafından, kamu davası açılması ve yetkililer hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanmaları için suç duyurusunda bulunuldu. Basın toplantısı da, bu konuda kamuoyuna bilgi aktarma amaçlı...

Şöyle düşünün; diyelim ki bir öğrenci Aydın Üniversitesi'nin 3'üncü sınıfında. Yaz aylarında bir kaza geçirip, bedensel engelli olarak hayata devam ediyor. Ne yapacaklar? Okulun koşulları uygun olmadığı için öğrenciyi okuldan çıkaracaklar mı? Ya aynı durum kendi başlarına gelse, yöneticiliği, hocalığı rafa mı kaldıracaklar?

Engelsiz Üniversite gibi örnek çalışmalara imza atan İstanbul Üniversitesi Özülrüler Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr.Resa Aydın, Yasadikca.com'a konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı.

İlgili yazıda ki üniversite yetkililerinin bilgi yazısında belirttikleri ifadenin ayrımcılık niyeti taşımadığını düşünüyorum. Bu ifade, tam tersine, engelli öğencilere bu üniversiteye girmeleri halinde daha fazla sıkıntı çekecekleri konusunda uyarı niteliği taşımaktadır. Ama tabii üniversitelerin bu ve benzeri bir ifade yerine engelli dostu oldukları konuları belirtmeleri, örneğin "ulaşım ve ulaşılabilirlik açısından engelli dostu üniversite" veya "görme ve işitme engellilerin gereksinmelerine uygun koşullara sahip üniversite " olduklarını belirtmeleri daha uygun olacaktır. Beklenen ve özlenen de budur.
 
Prof.Dr.Resa Aydın
ÖZARUM
 
KONU İLE İLGİLİ DİĞER AÇIKLAMALAR:
 
DERNEKLER TEPKİ GÖSTERDİ
Bu yazı engelli derneklerini ayağa kaldırdı. Görme Özürlüler Derneği, Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği ve Türkiye Sakatlar Derneği, TCK’nın ayrımcılıkla ilgili 122’nci maddesine muhalefetten dolayı savcılığa suç duyurusunda bulundular. Savcılığın davayı kabul etmesi halinde, aralarında YÖK Başkanı Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan, ÖSYM Başkanı Prof.Dr. Ünal Yarımağan ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın’ın da aralarında bulunduğu görevliler, 6 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacaklar.

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Müdürü Ergün İşeri "Türk Ceza Kanununda, ayrımcılık yapılamayacağı net olarak belirtiliyor. ÖSYS kılavuzuna böyle bir şey yazdırmak açıkça ’ayrımcılık’ yapmaktır. Bu bir suç ve bizde hukuki olarak gereğinin yapılmasını istiyoruz. Kabul edilebilecek bir şey değil. Sınava giren engelli öğrenciler seçimlerini buna göre yaptılar. Bundan sonra düzeltilse de insanlar mağdur oldu" dedi.

AYDIN ÜNİVERSİTESİ: YANLIŞLIK SONUCU YAZILDI
Aydın Üniversitesi öğretim görevlilerinden Haldun Domaç ise, özürlülerle ilgili ibarenin yanlışlık sonucu yazıldığını belirterek "25 Ağustos 2009’da, ÖSYM Başkanlığı’na gönderdiğimiz yazıyla, Yüksek Öğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’ndaki, " Özürlü öğrencilere eğitim-öğretim verecek olanağımız olmadığından, özürlü öğrencilerin tercih etmemesi gerekir" ifadesinin kaldırılmasını ve bundan sonraki kılavuzda yer almamasını istedik.

Dernekler direk bize gelseler sorun kolayca çözülürdü. Zaten halen üniversitemizde eğitim gören engelli öğrencilerimiz var. Üniversitemizde herşey onlara uygun demek doğru olmaz ama elimizden geleni yapıyoruz. Türkiyede’ki birçok üniversitede engelli öğrenciler için benzer sorunlar mevcut" dedi.

ÖSYM, kitapçığın basımından YÖK’ün sorumlu olduğunu belirtirken, YÖK Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Nuraydın Arıkan, kendilerine bu konuda resmi bir başvuru olmadığını belirtti. Nuraydın "Başkanımız bu konuda çok duyarlı. Aydın Üniversitesi’nin neden böyle birşey yazdığını bilemiyoruz. Konuyu araştıracağız" dedi.

2002 yılında yaptırılan araştırmaya göre engelliler, Türkiye nüfusunun yüzde 12.29’unu oluşturuyor. Bu engellilerin ise sadece yüzde 2.42’si yüksek öğretimi tamamlayabiliyor.
 

REKTÖR’DEN ‘ENGELLİ ÖĞRENCİ’ ÖZRÜ

İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Salih Çelikkale, 2009 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda üniversiteleriyle ilgili bölümde, “Özürlü öğrencilere eğitim-öğretim olanağımız olmadığından, özürlü öğrencilerin tercih etmemesi gerekir” ibaresinin sehven yer aldığını belirterek, “Bu ifade için özür diliyoruz” dedi.

 

Çelikkale, yazılı açıklamasında, kılavuzun “Özel Koşullar” bölümünün İstanbul Aydın Üniversitesi’yle ilgili kısmında “Özürlü öğrencilere eğitim-öğretim olanağımız olmadığından özürlü öğrencilerin tercih etmemesi gerekir” ibaresinin yer aldığını anımsatarak, şunları kaydetti: “6. eğitim-öğretim yılına girecek olan üniversitemizin diğer yıllarında bu ifadenin olmaması, sadece 2009 yılında olması elbette ki bir yanlışlıktır. Sehven yer alan bu ifadenin, ÖSYM Başkanlığı’na yazdığımız 25.08.2009 tarih ve 400/1876 sayılı yazı ile ek kontenjanlar kılavuzundan çıkarılması talep edilmiştir. Bugüne kadar, engelli pek çok öğrencimiz olmuştur. Kitapçıktaki ifade ile uygulamamız taban tabana zıt bir durumdur. Kitapçıkta sehven yer alan bu ifade için özür diliyoruz.”

yasadikca.com